28 Aralık 2011 Çarşamba

Keşan Müftüsünün Söyledikleri Düşünce Özgürlüğü Sınırları İçindedir!

Noel ve Noel Baba için batıda daha fazla şey yazılır söylenir. Noel Baba menkıbelerinin değişik kökenleri, farklı geleneklerle kurulan köprüler Noel Babanın gerçek kimliğinden çok cevap verdiği toplumsal ihtiyaç açısından anlamlanır.

Batıda Noel Babaya yönelik çeşitli söylentiler, eleştiriler gündeme gelse de, Noel Baba en az şişedeki cinimiz kadar gündemdedir.

Çeşitli geleneklerin Noel Babaya bağlanmışlığı uzun bir düşünce tarihi metnine de ihtiyaç duyuracaktır. Demreli Aziz Nikolas konusu Noel Baba tartışmasının sadece bir kısmını oluşturur. Eleştirenlerinin az olmadığını ve bugünkü ticari noel alışverişi ve noel eğlenceleri ile alâkası olmadığını da belirtelim.

Bizde yılbaşı ile noelin farklı olduğunu vurgulayan yılbaşı kutlamaları savunuculuğunun argümanında hata olduğu kanaatindeyim. Her gelenekte yılbaşı ve noel örtüşmez ama bazı geleneklerde bu örtüşme söz konusudur.

Keşan Müftüsünün gerekçeleri de tartışılabilir gerekçeler. Bacadan girme, kapıdan girme birbiriyle örtüşemeyecek alanlarda ele alınmış mesela. Teşbih, benzetme, metafor ve eğretilemeye başvurma gerekçelerin anlam alanlarını devreden çıkarıcı özellikler taşısa da meşru bir tartışma zemini kaybedilmiş de olmuyor.

Bir gerekçesi ise ifade edilmediği halde haklı ve hakkanî bir temel açıyor: Bir çözülme, özenme, geleneği devam ettirememe halimize eleştiri olarak.

Stabil bir toplumda komşumuzun kutlamalarına sırt dönmek farklı, özgüvenin yitirmiş bir toplumun yalpalamaları içerisinde geleneksel arka planımızla bağımızın kopuyorluğu farklı.

Batıda kutlamaların ticarileşmesi, tüketim dini içinde anlamlanan bayramlar, alışveriş günleri eleştirisi, eğlence ve festivallerin alkolizasyonu sağdan, soldan eleştiri alır. Nietzsche'nin Deccal'indeki gibi.

Ben insanların eğlenmesine karışılmasına taraftar olmasam da din adamlarının yeni ritüalleri eleştirmeye çalışmalarının görevleri olduğunu düşünüyorum. Tek sesten konuşmayacaklarsa, kendi gerekçe, bilgi ve birikimlerini kullanacaklarsa elbette tartışılır şeyler söyleyeceklerdir.

Farklı düşünen gerekçe sunar; "soruşturma, kovuşurma açılsın!" çığlıkları atmaz. Yanlışsız ve siyaseten doğru şeyler söylemek yerine tartışılır şeyler söylenmesi evladır. Herkesin ahkâm kesmesi ve bildiğini okuması değildir bu. Toplumsal konsensus tamamen doğrular yanlışlar üzerinde oluşmaz, nerede susulacağı, nerede konuşulacağı, nerede kimin ileri gidebileceği, kimin ne ölçüde karşı çıkabileceği üzerine dinamik bir konsensustur da.

Konsensus, konuşan koklaşan ve hareket halindeki bir toplumda zaman içinde oluşur. Bir birine hak vermelerden çok birbirinin özgürlük, yanlış doğru alanlarını da tanımaktan geçer.

Yılbaşı, noel kutlaması olmak zorunda değildir. Ama, ikisinin örtüştürüldüğü de olur. Kaç yılbaşı vardır, zaman bilinci üzerine yıldönüm kutlamalarının ne önemi vardır bunları tartışmamızda fayda var.

Kabul edersiniz, uyarsınız ya da uymazsınız gelenek size bugünden bir yorum olarak itiraz eder.

"İçkili eğlencelere alternatif var mıdır, varsa nedir?" ise ayrı bir mevzudur. Yılbaşı üzerinden tartışılmasını pek anlamlı bulmuyorum.

Eğlenceyi anlamsız bulanlardan değilim. Alternatrifi olanların ise teorik bir dayatma olarak değil bir hayat tarzı olarak sunmalarını şart görüyorum. Bu konuda zamanında hayat tarzımızın yaş sınırlarıyla segmentleştirilmesi de bir çözümdü, doğru çözümdü demiyorum, çözümdü, üzerine düşünülmelidir diyorum. Gelenek neden böyle bir kapı açmıştı üzerinde durmak lazım.

Ben Keşan Müftüsünün düğüne, derneğe, eğlenceye karşı çıktığı kanaatinde değilim. Kişise bir çıkış yaptığını da düşünmüyorum. Yorumu, başvurabileceği yanlış gerekçe kendisine aittir, kendisine ait bir sorumluluktur, ancak bir sorumluluğun başka sorumluluklara açılması tarzında bir sorumluluktur. Yanlışı varsa gerekçelendirerek kendisine sunmayan sorumsuzluktan konuşuyor olur. Açık bir konuşmayı kapatan Keşan Müftüsü değildir, onu hemen susuturmaya çalışanlardır. Diskuru açık tutmak söyleneceğin, konuşlabileceğin geleceği gideceği yeri de belirler.

Farklı eğlence anlayışı, hatta eğlenceye karşı eleştirel anlayışlar olabilir, dayatma olmadıkça tartışmanın sorun yaratacağını da düşünmüyorum.

Kendimi ne bir müftünün anlayışına tabî olmak zorunda görüyorum, ne de onu soruşturmayı öneren bir başka anlayışa. Sadece ve sadece hakikat bağlayıcıdır. Sözü hakikat iddiası olarak işitmek ise herkese karşı yükümlulüğümdür.

Hayat tarzımın sorumlusu benim, mucidi olmasam da. Başkalarına hayat tarzımı dayatmadıkça, kimseye de hesap vereceğimi düşünmüyorum. Ancak hayat tarzları üzerine tartışmayı da entellektüel bir konu olarak düşünüyorum. Düzey ileridir, değildir ayrı bir mevzudur. Tartışma, alışveriş zamanla ve zamanda ilerler.

İnsanların sevap günah çetelelerini biz tutmuyoruz. Onlara insan olarak davranmak, hitap etmek, yanlışlarını doğrularını abartmamak, insan hayatını tek tek alanlardan ibaret saymamak durumundayız.

Eğlencenin toplumsallaştırıcı ve toplumsallaşmayı çözebilici yanlarını aynı anda görebilen toplum kuramı, toplum eleştirisi konuşma, söyleşme, birbirine itiraz yollarının açık kalmasını açık tutulmasını tercih edecektir, etmelidir. Eğlencede sorun ifrat tefritte değildir, eğlencenin diyalektiğinin olmasıdır mesele, bir gün devam ederiz belki, meselenin, olayın, konunun, mevzunun kendisine yönelerek...

27 Aralık 2011 Salı

Ey Maneviyatçı ve Muhafazakârlar! Gözetleme, Tecessüs ve Yakıştırma Hamlesi Ne Zaman Tamamlanmış Olacak?

Gözetlemede, tecessüsde, yakıştırmada kimselerden aşağı kalmadığınızı gördük.

Başkalarını ne ile suçladıysanız, vaad edildiği gibi aynısı başınıza gelmeden durmayı bilebilecek misiniz?

Başkalarına yakıştırdıklarıyla suçlananlar, bu dünyada başkalarına yakıştırdıkları başlarına gelmeden terk-i dünya edemeyecekler yine de şanslılar, yeniden mazlum olabildikleri için, bir anlamıyla dahi olsa.

Hep haklı, hep kusursuz, hep tepeden bakan olmamak, başkalarına verdiği acıyı tadmış olmak insan vicdanı için daha iyi bir başlangıç noktasıdır. Günahsızlıktan, hatasızlıktan değil de insan olmanın gurur ve azabından konuşmak bambaşkadır.

Birbirimizi her ne kadar daha iyi tanımaya başlamış olsak da, bu iştihadan vazgeçmek; örümcek ağı serip tuzak atma, kafes kurma dönemini artık kapatmamız lâzım:

En iyi tuzak atabilecek, bent kurabilecek ve bütün tuzakları okuyabilecek olanın dersini mi bekliyoruz?

Hikmete kapalı olanın burnu sürtülür, sürtülecektir!

Sadece bildiklerini okuyanların değil, anladıkları ve kavradıklarını öğretemeyenlerin de sorumlulukları ortaktır!