3 Kasım 2012 Cumartesi

Dil Geleneği, Dilin Tarihselliği ve İş Bankası Yayınları'nın Hasan Âlî Bey'in Diline Müdâhale "Yetkisi" Hakkında "Söylem"

Sadeleştirmeler bazan dil lezzetine, dilin şiirine, anlam zenginliğine, metnin çok katlılığına, uslûba, metinlererası bağlantılara tasallut anlamına geliyor. 

Ahmet Haşim'in Gurâbaayı Lâklâkan, Frankfurt Seyahatnâmesi ve Müslüman Saatlerine müdahale Hâşim nesrinin musikîsini, inceliklerini elimizden almıştı.

"Anlaşılır kılmak" metni edebî metin olmaktan çıkardığında ne anlaşılır kılınır oluyor kavraması kolay değil!

 Hasan Âlî Bey'in Mevlana'nın Rübaî'lerini çevirisine müdahale ise alışıldık zamane edisyon dayatmasının geçmişe taşınması biçiminde olmuş. Kimin müdahale ettiğini maalesef öğrenemiyoruz.

Çeviri'nin Hasan Âlî Bey çevirisi olması için noktası virgülüne kadar O'na ait olması gerekir. Bir müdahale gerekecekse bunlar çıkmalarla dipnotlarla desteklenir, beslenir, gerekçelenir.

İş Bankası Yayınları'nın sorumluluğu altındaki tahrifat "aslının aynı" oluşun ne olup ne olmadığını kavramamışlığın yeni, popüler, son zamanlardaki baskın türü: "Türkçe tercümesi ise günümüz yazım kuralları gözetilerek yenilenmiştir." (Rübaîler 2007, S. 3)

"Günümüz yazım kuralları" ne demek? Çoğu kez keyfi bir dayatma sözlüğü!

Ortalama bir sözlüğe itirazım yok. Ancak bunu dil ustalarına, klasik metinlere, klasik çevirilere motamot uygulayamazsınız!

Benim "gerçeklik" dediğimi "hakîkat", "hakîkat" dediğimi "gerçeklik" yapan; "gerçekliğin hakîkati"nin ne olduğunu bilmeyen bir anlayışla az karşılaşmadım. "Tarihî" dediğimde "fanilik"e de gönderme yapıldığını bilene pek rastlamadım.

Esin Afşarın sevdiğim sesiyle:
".... gitti cancağızım
yeni şeyler söylemek gerek" dendiğinde iş bir sözlük bulup aktarmak sanılıyor, hattâ "kafiyeden kurtulmak" bir kurtulmuşluk hissi vermiş olmalı birilerine. Oysa "cancağızım/lâzım" kendini daha fazla hissettiriyor, eksiklik daha yoğun hissetitricidir kendisini!

Diyelim ki İş Bankası Yayınları'nın editörleri Hasan Âlî Bey'den daha ustalar, metne, doğu klasiklerine hakimler, farsçaları var, o dönemin dili, dünyası, ufku hakkında bilgi sahibiler ve bunu yeni dil toplumunda bize de "aktarıyorlar": Yine de yaptıkları doğru değil!

Hasan Âlî Bey'in çevirilerine itiraz olamayacak mı? Tabiî ki olacak! Oldu da zaten. Bunlar şerhedilir. Temellendirilir. Ancak, dilin her döneminin birbirine özdeş musikisi olmadığını; değiş tokuş edilen kelimelerin anlam, çağrışım ve seste örtüşmediğini bilmek de gerekiyor.

Diyelim ki İş Bankası Yayınları'nın editörleri etimoloji allâmeleri. Sadece yazılımı güncelliyorlar. Yine yanlış! Yazılım güncellemeleri de dilin dönemsel lezzetini, hâkikatini, kullanım oyunlarını, dil anlayışını görmemezlikten gelicidir. Dilin dinamiğin olmadığına kadar gitmez sadece; dilin ufkunu, dilin ve dil kullanımının tarihselliğini de kaçırır. Bir çeviriyi okurken çevirenin ufkuyla da karşı karşıyayız. Ben editörün ufkunu ne yapacağım ki?

İş Bankası editörleri diyelim ki sadece basit ayarlamalar yaptılar. Nokta, virgül, inceltme işareti, masum müdahaleler. Peki onlar neden okurun Hasan Âlî Bey'in dil praksisi ile, yanlışı doğrusu ile karşılaşmasını istemiyorlar? Düşünmemişler, bir kabahatlari yok diyelim: Okumanın, anlamanın, karşı karşıya gelmenin zamansallığının ne kabahatı var peki?

Cânâ, câna aynı cana ile karşılanabilir mi? Klasik bir metindeki "ara" (papağan), "arâ" (çıplak, üryan), "ârâ" (oylar, reyler), "ârâ" (süsleyen, güzelleştiren, donatan) aralık'ın "ara"sı ile aynı yazılabilir mi? Daha başka "ara"larda var!

Klasik bir metinlerin vezni ile oynanıyor iki de bir:  İş Bankası yayınları Hasan Âlî Bey çevirisi vezinsiz olduğu için şanslı. Şanslı fakat hatalı.

Elimde eski metin yok, karşılaştırmayı yaptıktan sonra (hafızamdan, gelenekten yola çıkarak konuşmak istemediğimden örnek vermedim, irkildiğim yerler olduğu halde! Bakalım yanlışlar Hasan Âlî Bay'in yanlışları mı imiş!)

Dil kullanımın dönemsellikleri, tarihî şekillenişleri yok edilerek, dümdüz edilerek dil bilinci sağlanmaz. Tersine, aynı dönemin içinde de hızardan geçirmemek gerekir edebî metni!



Zamanım bu kadar idi... Gerisini siz tamamlayın, yanlışım varsa öğretin ey Hakîkatli Okuyucular!



(HAMİŞ: Yetiştirebilmek için düzeltmedim. Gözden geçirilecek, dil hataları var, ancak bu müsveddedeki yanlışlarım bana aittir, başkalarının diline, dilin tarihselliğine, dönemlerin dillerine ve kurallarına müdahale etmedim henüz:))