"Parlementoyu boykot" sosyalist jargonda "parlementarizm"i terktir. Parlemento dışında mücadeleyi seçiştir. Bu tercih konjunktürel değil, ideolojiktir, siyasi mücadele tarzı üzerine bir tartışmadır. Parlementodan çekilmeyi, seçimlere katılmamayı içerir.
1. Enternasyonal, 2. Enternasyonal ve diğer enternasyonallerin tarihi sadece bu noktada değil başka bir çok konuda ayrışmaların tarihidir. Bolşevik Menşevik tartışması, iktidara giden yol, iktidarın seçimle bırakılıp bırakılmayacağı tartışmaları CHP'nin gündemindeki, üzerinde siyaset yürüttüğü zemindeki tartışmalarda konu edilebilir bir şey değildir.
CHP'nin yaptığı zaten "boykot" da değildir, boykota dönüştüğünde bile sosyalist enternasyonalin mesele ettiği boykotla alakalı değildir. CHP her medeni siyasi parti gibi parlemento dışı demokratik mücadelenin parlementer demokrasi ile çeliştiğini düşünmemektedir.
İş parlementodan çekilmeye kadar gitse dahi, CHP parlementer sistemi, seçimle gelip gitmeyi, çok partili hayatı savunmaktadır. "Parlementerist" muhafazakarlıktan farklı olarak, CHP, sendika, çevre, kadın, gençlik, barış, hak hareketlerini demokrasinin olmazsa olmazları olarak görmektedir. Demokratik platform meclisten ibaret değildir!
Sosyalist Enternasyonaldekiler eğer protestoya düşman bir çizgi izlemesini istiyor, karşılaştığı dayatmalara karşı direnmemesini talep ediyorlarsa taşeron işçi hareketinin mucidi ve çevre hareketinin vatan hainliği olduğunu savunan yeni liberal muhafazakarlığı kendilerine üye olarak alırlar! Bu kendi bilecekleri iştir! CHP'yi ilgilendirmez! CHP, protestosuna da devam edecektir, parlementer demokratik çizgisine de.
Sosyalist Enternasyonal ölçü ve had bilen bir yerdir: Çoğu paylaşım savaşında tavırları sorunlu olmuştur. Üyeleri içinde "en sorunlu parti", sanıldığı gibi CHP olmamıştır. CHP'nin SE'ye katılımı sosyal demokratik bir forum olması gibi nedenlerledir. Eski kutuplaşmalar ile alakalı değildir.
SE pekala eleştirel bir platform olarak da görülebilir. Kriterlerin, ilkelerin olması iyidir. Ancak ilke tartışmalarını yıllardır pek görebilmiş değiliz. SD partiler de zaten işçi sınıfı partileri olma özelliklerini gitgide kaybettiler. Bazı ülkelerin partileri zaten biraz solda olan milliyetçi partiler. Bazıları işçi hareketinin ilk enternasyonaldeki ayrışmasından baki. Sömürgeciliğin öncülüğünü, sözcülüğünü yapmış olanlar da, sömürgeciliğe şiddetle karşı çıkmış olanlar da aynı platformdalar.
CHP şu anki yapısıyla bile ortalarda bir yerde duruyor.
Ortak nokta demokrasidir. CHP cunta döneminde kapatılmış, açılmış, müdahalelerden geçmiş bir partidir, evet. Sorunları olmuştur, olacaktır. Muhafazakar dini topluluk gazetelerinin geçtiğimiz senelerde avrupada CHP'nin sosyal demokrat olmadığı propagandası hiç hoş olmamıştır, komünizmle mücadele geleneğinden, soğuk savaştan gelip de demokrat olmalarını sorgulamasak, hatta soğuk savaşta SE'nin soğuk savaşçı bir kanadının da olduğunu kabul etsek de...
Bugün yeni liberal siyasi dinciliğin CHP'yi SE ile tehdit etmesi haydi haydiye abesle iştigaldir. Müzevirliktir! Bırakalım demokrat sol CHP'yi eleştirsin. Demokrat sağ da eleştirsin, ama "şimdilerde pek demokrat soğuksavaşçı sağ"ın kaynattığı kazanı demokrasi oyununun bir parçası olarak görmemizi de kimse beklemesin!
Eleştiri eleştiridir, entirka entrikadır, soğuk savaşçılık sömürgeciliktir! Gungadin'lik boştur!
SE patronaj kurumu değildir. Ortak bir platformdur. Şimdilerde pek bir önemi kalmamış olsa da ileride dünya sorunlarının tartışıldığı, krizlere fikren hazırlık yapılabildiği, çatışmalara sebep olabilecek bazı dispozisyonların gözden geçirebildiği bir ortama yeniden dönüşebilir.
Biz 12 Eylüle direnmiş, demokrasi için mücadele etmiş insanlar CHP'yi desteklemeye devam ettikten sonra, ne yaparsanız yapın, nafile!
CHP de değişecektir. Dünya da. CHP'nin demokratik bir parti olması dünya için, hakikat için bir kazançtır! CHP halk ile, toplumsal dinamikleri ile buluşacaktır!