13 Kasım 2011 Pazar

Çoğunluğun Azınlığı Meclis Kürsüsünde Linç Edebilirliği Olarak İleri Demokratik Düzen

Kamer Genç'in üzerinden muhalefete "operasyon" yapmak kolay görünüyor. Kredibilitesi zayıflatılıyor, hukukun ve hakkanî davranışın rafa kaldırılabilirliği olarak istisnaî bir hal üretiliyor. Ya da, daha şaşkın bakanlarca, Kamer Genç'e yapılan tartışmasızca hukukî ve hakkanî olanın ifadesi gibi pazarlanıyor.

Kamer Genç bir milletvekili. Bulunduğu yer meclis kürsüsü. İfa ettiği ise, çoğunlukla ters düşse de milletvekilliği. Onu orada itip kaktırabilecek, çekip sökecek hiç bir meşru güç ve güç kullanımı gerekçesi söz konusu değil.

Kamer Genç'i itip kakan şahıs, susup meclisin meclis hayatını regüle etmesine izin vermek yerine hareketini Kamer Genç'in şahsiyeti üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor.

Kamer Genç yanlış da hareket edebilir doğru da. Mikrofonunun kapatılmasını meşru kabul edelim. Onu oradan itip kakarak indirmeye kalkışan bir zihniyet o andan itibaren kendi meşruiyetini tartışılır hale getiriyor.

Orası meclistir. Protesto da olur, işe gelmeyecek şeylerin söylendiği de. Citizen Kane'deki konuşma örnek gösterilirken, mahkeme ya da meclis kürsüsünde kısa kestirme, susturma, gündemi uygulama çabaları saçma kaçıyor.

Kürsüde gündem de delinir. Gündem eğer herkesin gündemi değilse, yapılamazsa. Meşruiyeti olan bir gündem, oylama ile değil, oydaşma ile sağlanır. Bazan etkin olmak, aceleye getirmenin haklı bin bir gerekçesi olabilir. Ancak bir meclisin gündemi çoğunluğun keyfi de değildir. Meclisteki uzlaşmalar, konsensus, anlaşmanın ileri zamanlara da yayılmasının, çoğunluk kaymalarında dahi işlemesinin ön adımıdır.

Dayatma olarak anlaşma, zaruriyet üzerinden gider çoğu kez. Anlaşma zaman kaybı değildir oysa, genel bir diyaloğun ifadesi olabildikçe, tek tek konu ve durumlarda, olmadık zamanlarda gündeme getirilmeye çalışılmadıkça.

Bir zamanlar kürsü dokunulmazlığını korumak ve savunmak için ne mücadeleler verilmişti. O mücadeleler bugünkü iktidarın elindeki imkânların bir kısmını sunan. Milislerin mebusların önünü kestiği zamanlara özlem çoğunlukçuluğun içine kolay düştüğü bir tuzaktır. Çoğunlukçuluk demokrat değildir her daim, ya da zorunlu olarak.

Kaldı ki meclis çoğunluğu halkın çoğunluğu anlamına gelmiyor. Meclis azınlığı da hükümeti (her hangi bir konuda) desteklemeyenlerin toplumun yarısından azına tekabül ettiğine.

Meclis çoğunluğu, makbul olan ve makbul olmayan vatandaşlık ayrımına tekabül ettirilmesinin ne gibi rasyonel gerekçeleri var bilemiyorum. İktidar partisinin bir çok fonksiyoneri ya demokrasiyi kavramada zorlanıyorlar, ya da artık çoğunluk da olsalar azınlık psikolojisini üzerlerinden atamıyorlar. Neyin intikamı alınıyor, kendi savunmaları gereken elden giderken?

Bir başka sorun da Çorum, Maraş ve Sivas provakasyonlarını yaşamış insanlara meclisten gönderilen mesaj. Kamer Genç'in renkli kişiliği değil de mezhebi bu saldırıya uğramada öncelikli hale gelmesini sağlayan gizli neden ise yalnız demokrasimiz değil, aynı halk olma tasarımına bir müdahale söz konusudur.

Bu mesaj da gitmiştir, ileri demokratik hotzotun içerisinde. İtip kakan ve itip kaktıran milletvekillerinin mezhep çatışmalarında yer almamış olmalarını, hatta değişik mezheplerden olmalarını umuyorum. Keyiflerine göre ülkenin çivilerini çıkartma haklarına sahip değiller ve onların keyifleri hakkanî tavrın gölgesi ya da izdüşümü değil.

Mecliste söz hakkı çoğunluğun keyfi oylamaları üzerinden olmadığında, gruplar ve milletvekilleri zaptiyeye ihtiyaç duymayacak şekilde çoğu sorunu çözer. Tekil durumlardaki güçlükler gelecek haller için gelenek ve pratik oluşturur.

Demokrasi konuşma, tartışma, çözüm kanallarının açıklığı üzerinde devam kazanır.

Bir milletvekili kürsüyü işgal ettiğinde ona verilecek cevap, onun eylemine orantılı dahi olsa, demokratik alışverişin içerisinde, konsensusun kapılarını açık tutarak, demokratik geleneği gündemde tutma kaydıyla ifa edilir. Demokrasi an'dan sonrasını tufan görenlerin temellendireceği bir alışverişe dönüştürülemez!

Diplomasi zaman kaybı değildir. Olgunluk, sabır, karşı tarafa değer veren bir tavır çoğu sorunu çözdüğü gibi, demokrat diskurun olmazsa olmazlarıdır.

Kürsü işgalleri, söz hakkı gaspları güçsüzlük, çaresizlik ifadesi olduğunda çoğunluk kendi tavrını gözden geçirmeye meyilli olmalıdır. Azınlıkta olanın sorumsuzluğunun, sorumsuzluklarının da her daim bir açıklaması, meşru desteği olmayabilir. Demokrasi, haklılık, aklıbaşındalık kimsenin tekelinde değildir. Yanlış her taraftan gelebilir.

Meclisin çoğulcu geleneği canlı tutulmamaktadır. Şahıs ve toplulukların haklılık iddialarının medya üzerinden imaj ve propaganda savaşlarına temel oluşturması temsil sorunlarını boğar görünmektedir.

Yeni demokrat milletvekillerimiz meclisi gelip geçici bir araç, yol üzeri istasyonu olarak görmemelidirler. Bu oy kazandırsa da kaybettirse de, bir halk olmanın, bir demokrasi olmanın temelleri en basit bir olayda erozyona açılmaktadır.

Ne siyaset ne de demokrasi sorumsuzluk üzerine kurulmaz. Birbirinden sorumluluk diyoruz ilk elde, meclis bağlamında sorumluluktan bahsettiğimizde, Efendim.