2 Eylül 2013 Pazartesi

Huzursuz Modernler ve Bilmiş Muhafazakârların Atabilecekleri Hiç Bir Adım Yok!

Bilimin ve aydınlanmanın ileri karakolu sığ cephede ve kalıpta Modernlerimiz ile yine sığ, bayat kalıpta destanlar döktüren geçmiş güzel günlerin cahil banîsi Muhafazakârlarımızın "gelecek güzel günlerimiz" için atabilecekleri hiç bir adım yok.

Herkes kendilerinin yanına gelecek. Bir tavizleri, ikna edici argümanları, üçüncü bir yolları olmayacak. Ahlakından koparılmış şekli, o keskin teneke kılıçlarını ufkumuzda sallayıp duracaklar.

Ne kadar akıllansalar, uslansalar, dinlemeyi öğrenmiş olsalar da döküp saçtıklarının hesabını vermemeleri, ipin koptuğu dönemi unutmayı ve unutturmayı görev edindikleri için bir türlü herkesin içinde konuşabildiği bir hayat dünyasının dilini perdelemekten vazgeçmeyenler onlar.

"Size yapılanlar geçmişte kaldı!" toplumun iki yakasını bir araya getirienlere söyleyebildikleri tek söz. Umut gelecekte. Umut otantikte. Umutları şimdi aramızda olmayan bir çiçeğin açmasında. Oysa her otantik hareketlenme, arayış terörize edilecek, hayatın bin bir haliyle karşılaşacak, sulanacak, mantarlanacak, yosun tutarak filizlenecek.

Geçmiş tecrübe ve düşünce lafzda önemli. Geleceğe güvenleri geçmişe yönelik bir hakkı teslim etmeme inatlarından ibaret. Geçmiş kuşakların bugüne taşıyacakları şeylerden çok, kendi geçmiş duyarsızlıkları, sırt dönüşleri, satışları, linç seyircilikleri, tanıklığı reddedişleri ile hesaplaşmadan kaçıştan ibaret. Vicdansız, hafızasız, kanamayan bir kalple kazanılmışın şekil tapınağını savunmaktan ibaret.

Öz ancak hakikî oluşta şekille bir anlamda örtüşür. Sosyal şizofreni diye bir kavram olsaydı bir çeşit sosyal vicdan kanamasına da tekâbül ederdi. Bu yok. "Kutsal şekil"lerine gömülmüşlükleri bir koruyucu, bunalımsız kılıcı köpük.

"Hastalıklı bir toplum" saçma bir analojidir, ancak mecazen önemlidir. Hasta, kanayan, sancıyan bir toplum geleceğini de bugünüyle, bugündeki etkin tarihsellik olarak geçmişiyle hesaplaşarak arar.

Geçmiş bir kendileriyle hesaplaşma olarak mevcut değil.

Bir hayalet gibi kenarda, tutuşan bir ufuk gibi tepelerinde, aralarında izledim üç haftadır:  Toplumun yarısını yok sayarak, bu yarılan hamuru yeniden karacak bir ufku dışlayarak gelecek konuşanların umabilecekleri bir şey yok. Onlardan umabileceğimiz pek bir şey yok. Biraz daha liberalleştikleri, itirazı dinleyebildiklerini gözlemlememiz dışında: Dinliyor ve bildiklerini okuyorlar.

Toplumlar değişir. Toplumlar yeniden şekillenir. Geleceğimizin hamuru başka türlü de karılabilir.

Bizim hakkımızın teslimi ile bize verebileceğiniz bir şey yok, kendi geçmişiniz ile buluşmanın dışında: İstediğiniz gibi olma ihtimali taşıyan geleceğin bilinemezliği geçmişin yanılsamasız tecrübesi ile buluşamadığında en fazla ona dönüşür yeniden yeniden.

Önünüzü açabilecekler, bu kilidi çözebilmeleri için insaniyete dönüşünüzü bekliyorlar, o kadar! Etkin tarihsel bugününüzle hesaplaşmanız, yani geçmişi vicdanınızda tamir sizlerin ara kuşak olup olmamanızla ilgili tercihiniz.

Hakiki olanın dinamiği kaybolmaz. Kayıp kuşak sizdiniz. Sizsiniz.