2 Mayıs 2011 Pazartesi

Hatasız, Günahsız, Yanlışsız Dindarlık Hangi Dinin Dindarlığıdır?

Herkes hata yapar, onlar yapmaz.

Başkaları yapsa dedikodu olur, onlar yapsa olmaz.

Başkaları yapsa gıybet olur, onlar sadece ayar vermiş olurlar.

Başkaları röntgencilik yapsa öbür dünyada cayır cayır yanmaya mahkumdurlar, onlar yaparsa onlara ateş uysaldır.

Başkaları düşmanlarının çoluk çocuklarını, topluluklarını, kutsallarını önemsemelidirler. Onlar insaniyeti çiğneyip geçme, vur deyince öldürme hakkıyla donatılmışlardır.

Başkaları yanlışı düzeltme diplomasisi yapamakla mükelleftir, onlar yanlışı dillerine dolayıp şantaj yapmakla.

Başkaları onları hep hayırla anmalıdır, onlarsa başkalarının gecesini gündüz edeceklerdir, istisnasız ve kendi bilecekleri zamanlarda.

Başkaları araç seçiminde etik, ahlak, ölçü sahibi olacaklardır. Onlara lanetlenmiş, aşağılanmış, yasaklanmış yollar ve araçlar helal kılınacaktır.

Başkaları hakikatle kendilerini düzeltmekle mükellefken, onlar hakikatin, gerçekliğin, ahlaki ve vicdani buyrukların üzerinde uçacaklardır.

Başkaları hatalarından öğrenemeyecek, yanlışlarıyla hayatları kararacak, yanlışlarıyla toplulularını yakacak, gelecekleri ellerinden alınacakken, onların hataları bireysel bile kalmayacak, hep yanlış anlaşılma, iftira, marjinal partilerin ve derin vesayetçiliğin oyunundan ibaret olacaktır. Sadece burada bir eşitlik kurulabiyor gözlerinde: "Hatadan dönmek kimse için mümkün değil! İnsanı yanlışından çevirmek mümkün değil!" iddialarıyla. Bundan kaçınmak için ise "hatasız kul" olacaksın. Yani "kul olmaktan" vazgeçeceksin, "tanrılaşacaksın". Bundan kaçınmak isteyenler sana kul olacaklar, tabi olacaklar.

Hatalı olmak, hataya yapışma işi değil. İnsan olma işi. Hatasıyla insanın geleceğini, kendisini değiştirme imkanını elinden almak, "kaderle oynamak", kendisini kaderin ve kaderlerin sahibi görmektir.

Yanlışa zulme karşı çıkmak kindarların, intikamcıların, gıybetçi ve dedikoducuların işi değildir. Her zulme, yanlışa, pis harekete karşı durmanın güzel bir yolu vardır muhakkak. Bunu bulmak, aramak, özlemek sadece ve sadece yükümlülüğümüzdür, vazifemizdir.

Babamla çoğu konuda anlaşamamışımdır, ancak bana öğrettiği tek bir şey bile beni ona her daim borçlu kılar. Bir kimse onun hakkında söyleneni anlatmaya kalksa, iyi bir şey dahi olsa, elinin tersiyle kestirirdi. İyi bir şeyde dahi başkaları için kötü bir şey olabilirdi. Bir dedikoduya ortak olabilirdi. Bir yerde kendisi hakkında konuşulduğunu duysa hemen oradan uzaklaşır, kazara duyduklarını kendisini çıldırtabilecek şeyler dahi olsa asla kullanmazdı.

Bir derviş kendisini günahsız gördüğünde yolundan çıkar: Ben yapmam, ben öyle olmam çukuruna düşer. Bir hakim kendisini mutlak adil gördüğünde "ali kıran baş kesen" olur çıkar.

Bir dindar kindar olduğunda, kininden ibaret olur, eylediğine, söyledğine, yaktığına, yıktığına yabancı olur. 

Cenneti cebinde sanan insan, en iyi ihtimalle, başkalarının sorumluluğuna, insanlığına bel bağlar. Başkalarına güvenmezken, başkalarınının eylediğine esir olur. 

İnsandan umut kesmemek, insanların yolunun ve seçimlerinin, olgunlaşma süreçlerinin farkında oluştandır. İnsan olan, insan oluşun yolunu kesmez. Yol kesersen, yolu kesik olanın yolunu kesersin ki, uyarabilesin, eğer üzerine vazife ise.

Hatası yüzüne çarpıldığında hatasıyla yüzleşen kötü, hatasını yüzüne vurabilecek olanları yeryüzünden silmekle meşgul iyiden kat be kat iyidir.

Bazılarının yanlışlarıyla yüzleşebilme, kendilerini gözden geçirebilme imkanları, mahçubiyetle, rezaletle gelecek de olsa bir insani imkandır. "Hatasız"ların, "yanlışsız"ların yerin dibine inerek de olsa hatadan dönebilme imkanları yoktur: Bu armağanı reddetmişlerdir. 

İnsan fanidir, sınırlıdır, sonludur. İnsan yanlışsız, hatasız değildildir. İnsan tanrı değildir!

İnsanlık tevazu, temkin, kulak verme, sevgi işidir.

Kinini, hasedini, dedikodunu at, insan ol. Gel biz günahlı, sonlu, sınırlı insanların arasına katıl, kardeşimiz ol da vermiş olduğunu hatırlamadığın sözünü tut! Lanetlenenlerden olma!