8 Mayıs 2011 Pazar

Özel, Genel, Kamusal Tartışması: Şantajın Meşrulaştırılabilirliği Üzerine Diskur

"Özel"in karşıtı her daim "genel" ile karşılanmaz. Batı dillerinde "publik, public" ile karşılanan "kamusal" kavramı", "intersubjektif, öznelerarası" anlamını taşır ve "öznel"den çok "özel'in karşıtıdır. Bireyde yeterliliğinde, kendi başına ya da kendisinde gelişen ile toplumsallıkta, toplumsallaşmada gelişen karşı karşıya konulur.

"Özel dil var mıdır?" tartışmasını burada örnek olarak verelim. Buradaki özel genelin karşıtı değildir, bilncin, dilin, anlamanın tek bir zihinde gelişmesi, verili olması olmaması ile alakalıdır. Karşıt duruş dilin toplumsal bir alışveriş, "interaksiyon", oyun içerisinde gelişmesidir.

Bu tartışma monolojik veya diyalojik modeller, transzendental (aşkın) veya intersubjektif/toplumsal modellerle karşı karşıya gelir.

Özel ile genel arasında modernite postmodernite tartışmasında da kendisini gösteren "nominalia" "universalia" tartışması ise genellemelerin, evrenselleştirmelerin, genel iddiaların hakikati, geçerliliği, meşruluğu ile alakalıdır.

Tranzendental bir zihin, akıl temellendirmesi nominalist olmak, genel kavramlara karşı konulmak durumunda değildir.

"Özel olan kamusaldır" iddiası demokrasi tartışmalarında, demokrasi eleştirilerinde genellikle marksistlerce (özellikle anglosakson felsefe tartışmalarında) dile getirilmiştir, bir üçüncü karşıtlıktır. İlk ikisinden daha farklı bir anlam alanı içerisinde geçerlidir. Liberal, libertaryan bakışla tartışma içerisinde şekillenmiştir.

Özel, eski dildeki "harem"e, başkalarının burun sokma haklarının sınırlı olduğu alana gönderme yapsa da, ailevi hayat, özel hayat hukuksal bir dokunalmızlığın alanı değildir, sosyal alandır, özel sosyal ilişkilerin alanıdır. Buradaki sosyallik, kamusallığın karşıtıdır. Kamu denetimine mutlak kapalılığı içermediği gibi, kamu denetimini de ancak özel alandaki hak çiğnemelerinde meşru kılar.

İnsan hak ve hürriyetlerinin temellendirilemediği bakışlardan kamusal müdahale bir gerekirlik olarak görülse de mahalle baskısı gibi sosyolojik, geleneksel dispozisyonlardan açıklanabilir.

Özel hayata kamunun müdahalesi özel alandakilerin çağrısı, özel alandaki hukuki simetrinin bozulmasının eseri olmayarak da meşruiyet kazanabilir, çeşitli "normalite", "sağlık", "norm" iddialarıyla.

Özel olanın dokunulmazlığı ben yaparım olurculuk ile alakalı değildir, ideal tipik bir durumdur, gözetleme, izleme, merak, tünel açma, dinleme, izlemeye kapalı alan tanımıyla alakalıdır. Bir eziyet, zulüm, "yasaklanmış" insani ilişkiler (örneğin, kölelik gibi) şüphesi ile özel alanın gözetime açılması her an söz konusu olabilir. Toplumun bireyi ezmeyebileceği, bireye ve bireysel alanlara, özel alanlara yersiz ve hukuksuz müdahale yapmayacağı ideal bir toplumsal düzen mümkün olmasa da, özelin devlete, topluma ve kamuya karşı korunma altına alınmış olması, özelin kamusalca ezilmesini engelleyebilecek yasal yaptırımların yürürürlükte olması, uygulama ve yaptırımların toplumsal anlaşmanın, konsensusun bir parçası olarak şekillenmesi gerekir.

Özel alana müdahale nasıl temellendirilirse temellendirilsin, bir dayatmadan çok koruma kapsamlıdır.

Normatif ve hukuksal çerçeve ne kadar eğreti olabilirse olsun, teşhir, şantaj, kullanma, başka alanlarda zorlama amaçlı bir müdahaleye dönüşmez. Uygarlıkla vahşetin, medeniyetsizliğin arasındaki fark buradan geçer.

Hukukta, hukuk dışı yollarla edinilmiş, edinilen bilgiyle ispat edilecek olandan daha vahim bir tavır içeren  belgelerin yok sayılıp sayılmaması bir medeniyet düzeyi ve meşruiyet krizinin ifadesidir. Özel alanın özel, bireysel olup olmaması değil, özel alan olarak tanımlanmış alanın hukukunun genel ve kamusal adına çiğneniyor olması meseledir.

Özel olanın özelliği değilliğine dair sürdürülen entellektüel ya da cahil diskur, alandaki hukukun ya da hukuksuzluğun hüküm sürmesinden bağımsızdır. Tartışmaların meşruiyeti ancak ilerideki hukuksal değişiklikler için bir temel oluşturulabilir ve bu tür değişiklikler ne oylamayla, ne dayatmayla yerleştirilebilir: Konsensus esastır, ve konsensus bazan bir çoğunluk kararırının düzeltilmesiyle, zaman içinde şekillendirmeleriyle de sağlanabilir. Süreçler farklıdır ve toplumsal, tarihsel, hukuki, ahlaki, siyasi şekillendirici alışverişlerin, stabilizasyonların eseridir.

Hiç bir özel şahıs, anlayış, iktidar, hükümran "özel" olarak tanımlanmış alanlarda, konutlardaki hayatın "geneli ilgilendirdiği" dışındaki "bağımsız" bir tartışmanın dışında, yasadışı gözleme, izleme, takip eylemlerini meşrulaştırıcı iddialarda bulunamaz.

Ortada bir yasadışı kayıt varsa ve tartışma, iddia bu yasadışılığı meşrulaştıracaksa hukuk çiğnenmektedir. Yapılan budur. Somut yasadışılıklar özel geneldir gibi iddialarla güçten, iktidardan, hükümranlık kullanımından özendirilmektedir. Kaldı ki, eldeki "kanıtlar", belgeler özel hayatın güçlendirilmesi gibi iddialarla değil şantaj amaçlı kullanılmaktadır, bir başka hukuki yanlış, suç özendirilmektedir.

Politikacıların özel hayatlarının tartışılması kamusal alandaki hareketleri üzerinden yapıldığında bir meşruiyet iddiası taşıyabilir. Yasadışı dinleme izleme üzerinden yapıldığında bir iki yüzlülükle karşı karşıyayız:

Daha iyi bir hayat tartışması söz konusu değildir, bir şantaj söz konusudur, şantaj meşrulaştırılmaktadır. Hem röntgencilik hem de şantaj meşrulaştırılmaktadır.

Daha iyi bir hayat, daha iyi bir hayat yaşayarak önerilebilir. Hukuku işleterek, özel hayatın mahremiyetine bütün komplikasyonlara rağmen saygı göstererek.

Bir devlet başkanı Mata Hari ile yatağa girerse, bir çocuğu baştan çıkarırsa, bu ilişkilenin yok sayılması değildir tartıştığımız: Pusuya yatanları, santajcıları özendiren, masumları ezen geçen bir hukuksuzluğun meşrulaştırılmasıdır.

Bir devlet başkanın hayatı özel hayat alanına işaret ettiği kadar bir güvenlik alanına da işaret eder. Dengeler, müdahaleler, elde olanı kullanma ve savunma tarzı aynı zamanda öngörülen medeniyet projesinin sunumudur.

Aileyi savunmak yatak odalarına kamera yerleştirenleri savunmayarak, bu kanıtları kullanmayarak söz konusu edilebilir. Şantaj bir kere onaylandı mı nerede yıkıma yol açacağı bir daha kestirilemez:

Önemli olan yanlışların düzeltilmesi, hatalardan geri dönülebilmesidir. Bazı mesleklerde marjinal dardır, ama insan olarak bu hakka sahiptirler:

Başkalarının hatasını deşmeyi iş edinen, bunu kullanan, insanlığı ve mazbutluğu savunma halinde değildir. Başkalarının hatalarını örtmede gece gibi karanlık olma işi, suç bastırma, yanlışa ortak olma işi değildir. İnsanın hatadan münezzeh olmadığını bilmedendir, yanlışa hataya uyanık durmadandır, insanca bir hayat için çırpınmadandır.

Hatalara hatası olmayanları da kurban ederek, kırıp dökerek züccaciye dükkanında dolaşmamayı öneriyoruz: İnsanlığın evi, insanlığa davetin, yaraları sarmanın, doğrusunu göstermenin evidir. Başkalarının sidikli yatağını balkona asanların, başkalarında aşağıladıkları başlarına gelmeden bu dünyadan gidememeleri bir şanstandır: Kendilerini düzeltebilme, tasladıkları büyüklüklerinden vazgeçme şansı.

İnsan sadece insandır. İnsanlık emek, çaba, çırpınma, zulme karşı durma işidir.

Her hareketin, müdahalenin, eylemin daha da güzeli hep vardır, var olacak, var kalacaktır. Efendim.

Olduğumuz gibi görünmek, göründüğümüz gibi olmak budur, başkalarına hakaret için kullanılmamalıdır.



(online yazıldı, düzeltilmedi, gözden geçirilmedi, zamanım bu kadardı. genel çerçeveyi çıkarabiliyorsanız benim için yeterlidir, şimdilik)