14 Mayıs 2011 Cumartesi

NTV Radyo’nun Kütahya Gümüş Konusundaki Yanlışı

Dün gece ”Muhabir” programında Kütahya Gümüş konusunda bazı iddialar ortaya atıldı:

Setler, Baraj, Göl artık adı neyse 8 şiddetinde bir depreme dayanabilirmiş. Bunun ölçümü nasıl yapıldı? Hangi şartlarda geçerli? Denetimi yapılmış bir sistem varsa, bunun üzerinde değişiklik yapılmış mı? Ölçümlerde sıvı, jel, çamur, hacim, taban formu hesaba katılmış mı, katıldıysa nasıl katılmış? Hangi dolulukta? Hangi esneme genişliğinde?

Bitişik havuzda kurbağalar, balıklar yüzüyormuş. Sızma olmadığına kanıtmış. Hangi yöne? Dip hakkında ne biliyor Sayın Muhabir, çeperler hakkında ne biliyor? Sondaj mı yapmış?

Ayrıca çeşme suyundan yapılan çaydan içmiş muhabir, kendisine bir şey olmamış. Yani sızıntı yok. Çeşme suyu aynı sistemden mi geliyor? Gelmiyorsa kirlenebilecek yeraltı suları veya zemin ile çakışan eklemlere, havuzlara, birikintilere sızıntı olup olmadığı hakkında bilgisi var mı? Sızıntı yeraltına doğru ise bu yeraltı ve taban sularını nasıl etkiler? Hangi katmanda, tabakada, hangi derinlikte? Kirlenen sular nerede ve hangi zamanda kendisini ele verebilir? Nükleer reaktörde yüzmeye kalkan isveçli bakandan, radyasyonlu çay içen Özal Dönemi politikacısından bu tür şeyler işittik, nasıl olur da hâla bu tip argumentasyon kullanılabilir? Espiri olabileceği ise inandırıcı değil, tek yönlü bir ikna lafzı içinde sunuldu, dile getirildi.

Protestocu köylüler orada çalıştırılmayanlar, orada iş bulamayanlar imiş. Bu sonra çalışanların eşlerinden de protestoya katılanlar olduğu iddiasıyla dengelendi, aynı muhabir tarafından. Bir kuşku uyandırıldı, konu dengelense de. Kuşku iyidir, iyidir de, araştırma temelinde çıkış noktası olabilecek şeyler sadece bir propagandaya temel olabilecek şekilde kullanıldı. Bu iddiayı ortaya atacaksanız, iyi bir araştırma yaparsınız. Iddiayı ortaya atıp geri çekilmek hakkani ve duyarlı değil. Mesleki deontolojiye uymuyor.

Aktarılan su, alınan su, yani suyun çevrimi konusunda kimyevî proses bilgisi olmadan, mevzuyu sıradanlaştırıcı iddialar sunuldu. Muhabirin fizik, kimya, fizikokimya, jeoloji, statik vb bilgisi ne kadar? Uzmanı olmadığı konularda neden bu kadar tek yanlı bilgi veriyor?

Kütahya Gümüşün önemi vurgulandı. Kirlenebilecek toprakların, kuşların, insan hayatının, yeraltı sularının değeri ile karşı karşıya getirilebilecek mahiyette mi?

İşçiler sendikalı mı? Taşeron sistemi mi uygulanıyor? Sendikalı işçilere, sendikalaşmak isteyen işçilerin durumu ele alınmadı.

Kullanılan çıkarma, dönüştürme, arıtma, muhafaza sistemleri ya merak edilmedi ya da önemsizleştirildi. Halkın ”cımbalanma” dediği şey yani yoğurdun taşınırken sulanması yani erimenin mekaniği gibi konular 15 ile 25 milyon metreküp gibi rakamlarla dile getirilen hacimlerde hesaplanabilmiş mi de rahat konuşuluyor.

Sohbet ya da konuşmada fabrika yönetiminin ve yerel makamların iddiaları öne çıktı. Hem muhabir, hem de programın sunucusu kendi sunum ya da iddialarını sorgulamadılar.

Tehlike bertaraf edilse de açıkta o kadar zehirin depolanması doğa ve bitki örtüsünü tehdit etmektedir.

Çevrecilere karşı kin, nefret ve kuşku uyandırmaya çalışılan, fazlasıyla ajite edilen bir ortamda bu program ”tarafsızlık” iddialarına,  kural bildirimlerine uymadı, ters düştü.

Program bantlarını gözden geçirmelerini, bu tek yanlı propagandif tavrı düzeltmelerini, verdikleri sözü tutmalarını, eğer muhabirler ve sunucular üzerinde bir baskı olmuşsa bunun gereğini yapmalarını, olmamışsa programlarına bir uzmandan eleştiri sunarak muhabir ve sunucularına tecrübe kazandırmalarını NTV yöneticilerinden bekleyebilir miyiz, bilemiyorum.

Umarım sanayi basın ilişkisinin sonucu değildir.

(Muhabirlerin günah keçisine çevrilebileceğini düşünerek, NTV yönetimine yazdığım eleştiri mektubunu yollamadım.  Eleştiri almadan bırakın muhabiri, kedi bile olunmuyor bu dünyada, ama kime nasıl anlatacağız, bilemem J. Eleştirirken, sayın muhbir vatandaş durumuna düşmek, birilerinin hatalarını sabitlemek hoşuma gidecek bir iş değil. Gene de yazdım. Tanıyan, aklı başında NTV’cilere iletir. Benim tanıdıklarım biraz fazla büyükler ve bu yüzden selam sabahım yok,  ben avamı sevemiyorum J)