23 Haziran 2011 Perşembe

"Pornoistik"

Bilimadamlarının tartıştığı safsataların bilimsel olma yanına sadece bir yönüyle katılırım. ”Bilimadamları yanlışlanabilir, eleştirilebilir diskur, konuşma, fikir alışverişi yürütebilirler!” inancındayım/kanaatini taşıyorum ya da bunu mümkün kılmakla yükümlü olduklarına inanıyorum. Bu inanç regulatif, düzenleyicidir; ahlakî bir kabuldür, daha da detaylı söylersek bilimsel diskurun normatif önkabullerinde yazılıdır. Kişisel olarak kabul edip etmememizle pek alâkalı değildir: Gündelik konuşmanın dahi yürütülebilmesi için insanların söylediklerini kastettiği, kastettiklerini söylediği (ön)kabulündeki gibi (Habermas’ta regülatif ütopya).

Bilimadamları ve gazetecilerin bilim ve felsefenin buluşma alanında gezinmeleri neredeyse her daim yanıltıcıdır.

Bilim adamlarının konuştuklarının içeriği değil, konuşma tarzları ”bilimseldir” çoğu kez.

Deha, hırsızlıkta, yolsuzlukta bile gösterilebilir, sanat ve bilim güneşlerinde pırıldamaz sadece. Deha, çok yönlülük kaybıdır çoğu kez, bir konuda yoğunlaşma eseridir. Genel bir hakikat kaybı pahasına özgün hakikatleri daha kolay yakalayabilme işidir. Dehayı Kantçı veya Kartezyen bağlamlarından alıp daha da abartmışların iddialarını eleştirir gibi olursak.

Bir başka yerden, insanın sosyalleşmişliği, bilinci toplumsallaşarak edindiği hakikatinden yola çıkarsak, toplum kuramının, sosyolojik sosyalpsikolojinin, toplumsal interaksiyonun verilerinden yola çıkarsak iş başka. Sorumluluğu, ölçüyü, tadında bırakmayı yani tadı, haddini bilmeyi düstur edinmişliğin verdiği tevazuyu, hakikatle alâkayı sömürgeci bir alâkaya çevirmemişliğin faniliğini, eldekilerin ve yakalananların uçuculuğunu, hakikatin sahibi olunmayacağını bilişi, daha iyi argümentasyona bir lütuf olarak değil hakikatle düzelmeye açıklık olarak görüşü; başkalarından öğrenebilirliği, başka ufuklara açıklığı ile bilim adamı, sanatçı, feylesof daha değişik bir yerlerde durmakta. Dahi ya da değil, bir hakikate açıklık olarak hakikatadamı ne ezberinde, ne çok bilmişliğinde ne de önyargılarında hakikatin sahipliği iddiasını taşır.

”İnsan (tabiatı) monogam değildir” iddiasında bulunmak için anglosakson feylesof olmak gerekmez. Sadi Irmak olmak, muhafazakârlığın militanlığıyla çok aydın canı yakmış bir hanım gazeteci olmak da yeterlidir.

Aile bugün özellikle eleştirel kuramın, sosyalkuramı geliştiren sol düşüncenin üzerinde emek verdiği bir kavramdır. Aileyi savunmak için işin hakikatine merak, uygarlık/medeniyet derdinde yol arayışı yeterlidir. Eleştiri ilerletir, hakikatin diskuruna yani gerçekliğimizin hakikatine, bir yerlerde ve zamanda yerleşik hakikatimizin gerçekliğinde kavramaya, temellendirmeye yaklaştırır. Her zaman için gerekçe, her zaman için geçerli olacak yorumlama derdinden öte bir şeydir ”her gün yeni bir şey söyleme derdi”. Geçmişli, gelenekli ama yakaladığının sahibi olamayan bir tevazudur bilimsel, felsefi, edebi anlayış, kavrayış ve iddia. Bir başka deyişle bir praksistir.

Porno ve aile tartışması neden birbirisine karıştı meselenin hakikatinde anlaması biraz zor, ileride, gerekirse neden bu tür dil veya söylem manevraları (turn) söz konusu olabiliyor, tartışmaya çalışırız. Şu anda tartışmaların bilimselliğine sınırlı bir itiraz ile yetineceğim:

Bilimsellik iddiası ahistorik kavrayışlarla geçmiş halleri, durumları, orjinal özellikleri gelecek şekillenişlerine yazamaz. Tabiî hal hipotetiktir, hakikî olduğunda bile medeniyet "gelişim mantığına” bir doğallık olarak yüklenemez. İnsanlık bir interaktif bir süreçtir, otomasyon işi değildir. Tarihi olan, tarihte olan. Kendi doğasını dahi sosyalleştiren, kesintisiz yürümese de bir ufuk halinde ilerleyen bir akışta oluşan. İnsanın doğası, psikolojik yapısı kendisine yönelik tasarımlarının uçmasını, kopmasını engelleyen ancak sosyalize de olabilen, tasarımlarını dünyasının sınırları ile birlikte gerçekçi, ayakları yere basar tutabilen, zamanda ve mekanda yerleşiklikte bir referans notasıdır. İnsan bir dünya parçasıdır. Bir hayat dünyası parçasıdır. Hem (bir yandan) kendi eleştirel referans noktasıdır hem de (öte yandan) tasarladığıdır.

”Porno” kavramı tartışmalarında da ”ihtiyaç” kavramından yola çıkmak bir ölçüde bilimsel bir ”parametre” verse de, ihtiyaçların, ihtiyaç anlayışlarının dahi sosyalize (olmuş) anlayışlar olduğunu işitmiş olarak tartışabilmek lazım, bilimsellik iddiasını devam ettirebilmek için. (New York Okulu ve Agnes Heller, başka bir mevzuda bu argümanla eleştirilirdi…)

”Ya porno ya da sapıklık” gibi dikotomiler bilimsel olamaz! Ya sapıklığın tanımına ”porno” faaliyetleri de dahil edilirse? Daha zor bir tartışma noktasından başlamış oluruz. Kavram ve modellerden çeşitli psikanalitik tahlil  yollarına ve önerilerine, klinik psikolojinin sosyal kurama açık olan duruşlarına ihtiyaç duyarız. Manevîbilimler (beşeribilimler ve toplumbilimleri) yorumbilgiseldir. Doğabilimlerini bir kenarda unutursak. Tartışmaya ve eleştiriye açıklığın hüküm sürdüğü bir alanda hep daha iyi bir argümana açıklıkta, daha geniş bir ufuğa doğru ilerleyerek bilgi edinilir, işlenir, tartışmaya  ve geleceğe açık tutulur. ”Sapıklık” kavramını istediğiniz gibi stipüle edersiniz ama bir olgu olarak ”sapıklık”ı, sapıklığın ontogenetiğini, filogenetiğini insan bireyleri üzerinde bir süreç olarak ve insanlık tarihinde bir süreç olarak izler, inceler, tartışırsınız. Hakikat ve hayat okumadan, tartışmaya açmadan, yanlışlanmaya açık tutmadan bilimsel bir hipotez bile ortaya atamazsınız. Önyargısız olmaz, evet, bir fikriniz olabilir, olmalıdır. Bu fikir bir ezber olmadıkça, fikr-i sabit tartışmaya kapalı tutmadıkça bilimsellikten bahsedebiliriz. İster gazozun faydaları, isterse zaman ve mekanın hakikatte olup olmadığı konusu ele alınsın.

Semiotik için geçerli olan çerçeve kavramsal/varsayılmış bir çerçevedir çoğu kez. Bu yolla sadece kavramların ve kavramsal çerçevenin üzerine bir ön çalışma yapılabilmesi mümkündür.

Sosyalbilimlerin mantığına pozitivizmi yükleyeceksek psikanaliz bu kapsama girebilecek bir bilim değil. Yorum ağırlıklı. Duruşların relativizasyonu ile varılacak anlaşma ise bir zamanlar sosyal antropolojide önerilmekte idi. Birbirimizi eleştiremeyeceğimize kadar gidebilecek bir relativizasyon bu.

Bir bilim adamı proveke etme hakkına sahiptir. Tartıştırmak da bir anlayışa davet erdemidir.  Tartışma ile hedeflenen bilimselliğin kendisinin tartışılması olamadığında bilimsel praksisin arkasında varsayılan teori ideolojiden ibaret, sığ bir pozitivizm kutsaması oluyor. Bilimadamı geçerli addettiği felsefî çıkış noktasından ilerdedir çoğu kez. Bilimin arkasındaki düşünceyi ilerleten bilimsel praksis olduğundan. Tartışmaya açıklık, tevazu bu praksisin bir parçasıdır elbette!


Ben pornoda sunulan cinselliğin, yanlış, yamultulmuş bir cinsellik olduğunu düşünüyorum. İnternet sansürünü reddetmekle beraber, porno endüstrisi hakkında olumlu düşünmüyorum. "Yamulmuş cinsellik" dediğim anda "cinsellik nedir?" sorusuna cevap verme vebali altına da giriyorum. Zamanla "bilimsel" olmasa da tartışmaya, itiraza açık biçimde sunmaya çalışacağım bu konudaki düşüncelerimi.


Pornodan olumlu fayda sağlanabilecek istisnaî haller (sahnesel terapide falan), pornonun bir cinsellik ideolojisi, bir hayat anlayışı dayatması olmasını, anomik niteliğini değiştirmez. 


Cinsellik insanlar arasındadır. İhtimam, saygı, birbirinin üzerine titreme, sevgi olmadan bir teknik, pozisyon bilgisi, jimnastik olarak ele alınamaz. Tecavüz ile insanlar arası ilişki arasındaki bin bir halin adının cinsellik olması, insanın cinsel bir doğasının olması "kültür"ün yadsınmasını getirmemeli. "Kültür" her anlamıyla olumlu olmasa da bir insani geleneğin, sorun çözme yollarının, problem alanlarını azaltmanın yollarını da sunuyor. Cinsel dürtünün kontrol edilebilirliği bir medeniyet ifadesinin gerekirlikleri içerisinde.


"Kültür", ölçü, had biliş cinselliği daha kötü bir yere götürmüyor kanaatindeyim.


Pornoya eleştirim bir ilkel hal'e dönüş önerisini zaruri olarak sunduğundan değil. Cinselliği öncelemesi, insanlar içinde insan olmayı unutması cinselliği de ezebilecek özellikler taşıdığından. Cinselliği teknik ve fiziki faaliyete indirgediğinden. İnsani alışverişi, isanlık derdini bir kenara atma eğilimli olduğundan.


Erotik olan ile porno arasında ayrım da bu noktalarda başlıyor. Erotik kavramını ele almayı şimdilik düşünmüyorum. Edebiyat cinsellik ilişkisini tartışırken belki.


Önceden de yazdım: Edebiyatı cinsellik deklarasyonu olarak görmüyorum. Cinsel olandan kaçınmak mümkün olmayabilir, insanı yazarken. Bu konuda ahkam kesmek, kural sunmak ayrı bir şey, insanın her yönünü pehlivan tefrikasına çevirmek gerekmediğini söylemek ayrı.


Yaşı kemale ermiş ve bekâr insanlarımız için porno önerileri de bir sorun ertelemesidir, o kadar. Oradan öğrenecekleri, tekrarlarsam, gerçek cinsellik değildir. Burada istemeden "gerçek cinsellik" diye bir şeyi tanımlamaya geçmem gerekiyor, mümkünse ilerde yaparız bu tanımlamayı. 


"İzleme"nin kendisinde bir olumluluk varsa ve ben bunu anlayamıyorsam ayrı. Ben izlemede bir hikmet görmüyorum. Başka hayatları izlemek, gözetlemek sanat eserini izlemekle aynı değil. Son zamanların kasetçiliğinin pornoculuk olduğunu düşünmemdendir belki. İster izleyeceklerimiz teşhirci olsun, ister haberleri bile olmasın, bir felsefeci için sorunlu bir alan.


Cinselliğin iki insan arasında özel bir insani ilişki olduğuna inanmam, cinselliğin anlatılabilirliğini de sınırlıyor. Cinsellik üzerine, üzerinde konuşulmaz bir konu değil. Avını anlatan avcı gibi davranmak, eşiyle ilişkisini anlatmak "özel" olan üzerine verilmiş sözü tutmamak gibi geliyor bana. Pornodaki meydandalık başlı başına bir sorun, kanımca. Yine de yeri gelince insan bir başkasına bu konularda konuşma durumunda kalıyor. Üslup bu ince özelliği savunma ayarında olsa gerek.


Pornonun terapeftik bağlamlarda kullanılabilirliği söz konusu olursa, porno olarak seyredilen porno olma özelliğini de yitirmesi söz konusudur. "Seyretme" ve "seyredilen" tecessüs ve teşhir ihtiyacının ifadesi değildir her dem. 


"Ürünün" köleleştirme özelliği (eğretilenmiş anlamda seyredeni de kapsar bu), köle kullanabilirliği teşhir ifadesini sınırlayan bir özelliği daha öne çıkarıyor. Kullanılmışlık, zorlanmışlık ürünün nitelik iddialarında bulunma imkanını elinden alıyor.


Şantaj videolarında eleştirdiğim tecessüs porno seyretme aktında da var.  Şantaj videolarında teşhir  edilenler teşhir merakında değiller, dünyadan haberleri yok çoğu kez. Köleden farkları tribüne oynamıyorlar. Oynatılmıyorlar. Kendi insani halleri, sınırları, dertleri, dünyaları içindeler. Teşhir etmiyorlar, teşhir ediliyorlar. 


Teşhir ediş ise "yapımcı"nın değişmeyen tavrı. Meseleye alakasız bir yapımcı porno üretebilir. Siyasi porno üreticisi "teşhir için" yola çıkıyor.


Siyasi pornoda cinsellik de şart değil. Ağzı bozuk bir adam herkesin dediğini söyler, ama kaydedilir. Teşhir edilir. Dil sürçmesi, gaf yoksa, kesilir biçilir, var edilir. Seyreden merakta ileri gidebilen, sunucu teşhirde ileri gidebilen. Cinsellik olmasa da özel olan, özel olmasa da özelleştirilmiş, imal edilmiş olanın teşhiri söz konusu.


Pornoda cinsellik anlayışını eleştiriyoruz. Cinselliğin sunumu anlayışını eleştirmeyi unutuyoruz çoğu kez. Siyasi pornoculukta sunumda "hakikat teşhiri" iddiası öne çıkıyor, güdümlenmiş biçimiyle. Pornoda hakikatla analog olan, fazlasıyla "gerçekçi" ortam sunuluyor. Neresi gerçek tecavüz, nerede insanlar rol yapıyor bir birine karışarak.


Madam Bovary büyük bir eser. Hangi yapımında olursa olsun cinsellik tasviri söz konusu olacaktır. Buradaki hakikat iddiaları hakikat teşhiri olarak bile anlatılabilseydi porno ile aynı "teşhir" mevhumunu paylaşmış olmayacaktı. Madam Bovarydeki gerçek sunumu, meselenin hakikatinin yüzümüze vuruluşu. Cinsellik içeren sahneler ister estetize edilsin, ister dışavurumun en süzülmemiş ifadelerini içersin, bir insanlık halinin parçası, leitmotivi, itici gücü, saplantısı, kıvranışı. Bir duruş, hayat sorunu, dert, hakikat sunumu içinde ifade bulan cinsellik en çiğ haliyle dahi bir sanat eserinin parçası. Söyleyeceği bir şey olanın sözünün parçası.


Porno sanat eserine yakın olduğunda meşrudur demiyorum. Pornodan sanat eseri olmaz diyorum. Cinsellik tasviri edebiyatta şart değildir diyorum. Madam Bovary yazılmamalıydı, okunmamalı, seyredilmemeli demiyorum. Büyük bir eser! Bir şaheser! Analizle onay red dengesi tutturulur hiç demiyorum.


Sansür Madam Bovarylere yönelecektir. Siyasi pornoyu yasallaştırma çabası ile pornoyu yasaklama çabası tüm çarpıklığı, çirkinliği ile aynı süreçte devreye sokulduğuna göre.


Porno sansür tartışmasında ele alınınca bir özgürlük semboli gibi ele alınabiliyor. Bence değil. Çocuk pornosu iğrenç bir şey. Porno endüstirisi bir hayat tarzını canlı tutmayı insanların özgürlüğü ve iradelerine rağmen sürdürüyor. Endüstriye aldırmayan bir "yararlandım" iddiası çalınmış böbrek nakline sevinen sağlık tüketicisinin yarar görmesinden belki biraz daha masum görünüyor ama görüntü de yanıltır. Porno tüketicisi içerik deklarasyonu talep etse de, çalıntı görüntü, vahşet, köleleştirme ve zulüm olmadığını bilerek tüketse de bir içerik arzı yaratması bile başlı başına bir sorun.



(Bitmedi, kısa kesildi. Gündem değişti, başka konuları düşündük. Düzeltilmedi.)