18 Ekim 2011 Salı

Helâl Gıda Etiketlemesinin Fanatizm İle Alâkası Yok!

Katkı maddelerinin listelenmesi, belirlenmesi bir şeffalık ve denetim sorunudur. Şampuanların içerdiği domuz derisi ve kemiğinin teşhirini eleştiri üzerinden çağdaşlık ya da bilimsellik iddiası yürütülebilir bir şey değildir.

Çeşitli sivil ya da resmi denetim kuruluşları tüketici hakları çerçevesinde örgütleniyorlar. Akademilerin, biyokimyacıların içerik üzerinden varolan etiketlemelere, sınıflandırmalara katkıda bulunmalarında bir sorun görmüyorum.

Eleştirilecek olan helâl, koşer ve benzeri sınıflamaların ötesindeki tasniflerin yeterince yapılmamasıdır. Örneğin bir şampuanı koyulaştırmak için domuz kadavrası artıkları kullanılmıyor diyelim. Kadavra kullanımının çerçevesi, devredeki üretim süreçleri ve sınırları hakkında genellikle açık hiç bir bilgi olmuyor. Heal kesilmiş sığırdan yapılan jelatinin hangi durumdaki hammaddelerden, hangi süreçlerden geçirilerek üretildiğini bilebilen de pek yok.

Ben bitkisel jelatinin kullanıldığı ürünleri alıyorum. Elbette daha yüksek para ödüyorum. Şampuanımda hayvan kemiği, derisi, canı, kanı bulunmasını istemiyorum. Balık yağı aldığımda bitkisel veya balık jelatininden yapılmış kapsülü tercih ediyorum. Satın aldığım yer ve imalatçı firmanın güvenilirliği ödediğim miktarı biraz daha yüksek tutmama gerekçe olabiliyor. Sıvı balık yağı ya da keten tohumu yağını tercih edemeyecek kadar hareketli hayat tarzımı değiştirmem de gündemimde.

Yoğurdun, dondurmanın içeriğinde sağlık açısından jelatinden daha beter katkı maddesi sorunları ve süreçler göz önünde tutulmuyor. UHT'li dondurma ürünleri tazelik ve sağlıkğa uyunluk eşikleri düzenlemesini gerektiriyor.

GDO'lu gıdaların "helalleştirilmemesi" helâl ve koşer endekslerini daha güvenilir kılacaktır. Geleneksel sınıflamalara başka düzeylerin de eklenmesi, çok perspektifli tasniferin gündeme getirilmesi elzemdir.

Vejetaryan, vegan tasnifler genel bir tasnif arşvinde bütünleştirilmelidir. Tavsiye düzeyleri konulmalıdır.

Kozmetik ürünlerde vegan tavsiyeleri, gıdada vegan olmayanlara da fikir verebilecektir.

Bu işlerle uğaraşanlara fanatiklik yazmak yerine, daha çok endeksin devreye girmesini, daha fazla ürün tavsiye kategorilerinin, sağlığa uygunluk kriterlerinin ürünlere uygulanmasını önermek "bilimsellik, rasyonalite, demokratik açıklık" ilkelerine daha uygun olacaktır.

Dudak nemlendiricilerinde lokanta yağ arıtma aygıtlarından pompalanan, kanalizasyondan alınmaya eşdeğer olarak düşünülebilecek yağ atıklarının dekalarasyonu, kimyasal sterilite meselesinin üzerindedir, mide işidir.

Bir gün lağım da sentetik yiyecek kaynağı olarak kullanılabilir. Bu duruma gelmemeyi hedeflemek esastır. Sarıkamışta at dışkısından arpa toplayan aç dedelerimize eleştiri yöneltmemiz saçmadır. Bir gün olabilecek olanı standartsızlığa, keyfiliğe gerekçe olarak kullanmak ise başta gıda etiğine uygun değildir.

Lağım biogaz üretimi ve gübre katkısı için belki kullanılabilir, lokanta atıkları da. 

Kaynak, kimyasal ve fiziksel süreçler, ambalaj içerikleri, koruyucu maddelerin kullanım gerekçeleri açık açık sunulmalıdır.

Hazır gıdadaki dolgu maddesi olarak kullanılanlar, protein ilavesi olarak katılan kan ürünleri yalnız içerik olarak değil tüm üretim süreçleriyle izlenebilir ve değişik endekslerden değerlendirilebilir olmalıdır. Tek tek tüketicilerin yapamayacaklarını tüketici gruplarının değişik koalisyonları ve bileşimleri sürdürmelidir.

Şarap hızlandırılmış süreçlerden geçiyor. Sirkeler artık sirke değil. Nar ekşilerinin çoğunun içerdiklerini görünce alamaz oluyoruz. Meyve sebzenin bozulmaması için icat edilmiş mumlama, zarlama, ışınıma tutma gibi işlemlere yönelik (dağıtımcı firmalar da dahil olmak üzere) bir sorumluk ve denetleme, denetlenme ağı kurulması, (örneğin ahilik sonrasında ortadan kalkan) meslek etiklerinin yeniden canlandırılması gerekli.

Yerinde üretim ve tüketim, evde yapılabilecek olanlar halâ öncelikli tercihlerimiz olmak zorunda.

Fiyat, içerik kadar kim üretti sorusu da halâ önemli.

Yeniden gdo'lu ürünlere dönersek: Bir gün bu tekniğe ihtiyaç duyarız mantığıyla bunları "helâlleştirmek", genin nereden alındığına bakmakla yetinmek, ekobiyolojik sorunları, genetiğin etiğini gözden kaçırmak söz konusu olabileceğine göre, hiç bir endeks veya sınıflama, tavsiye listelemeleri yeterli olmayacaktır.

İnsan ne yiyorsa, nasıl yiyorsa, ne yediriyor, ne kullanıyor, nasıl kullanıyorsa o kullanım dünyasının eseri ve esiridir de!

Her endeks eleştiriye açıktır. Bir endeksi sunmak, eleştiriye açılma işlemidir de! Eleştirenler bilim adamlarının endeksleme işlemlerine katkılarına bilim elden gidiyor tepkisi vereceklerine yeni endekslerin de oluşturulmasına katkıyı özendirmekle, varolan gerekçelemeleri sorgulamaya başlamakla mükellefler, eleştirinin ahlakından yola çıkılacak olunduğunda.

Efendim.